Amerika Birleşik Devletleri Ulaşım Güvenliği İdaresi (TSA), uluslararası yolcuların havaalanlarında yaşadığı tekrarlı güvenlik taramalarını ortadan kaldırmak amacıyla yeni bir uygulamayı devreye soktu. Bu adım, hem zaman tasarrufu sağlamayı hem de seyahat deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor.
Amerikan hava yolu ulaşımının güvenliğinden sorumlu kurum olan TSA (Transportation Security Administration), uluslararası yolcular için sıkıntıya dönüşen “çifte güvenlik kontrolü” uygulamasını sonlandırmaya yönelik önemli bir adım attı. Yeni program sayesinde artık yurt dışına seyahat eden yolcular, kalkış öncesinde birden fazla güvenlik kontrolüne maruz kalmadan işlemlerini tamamlayabilecek.
Seyahat Deneyimi Daha Akıcı Hale Gelecek
Yeni program, özellikle Amerika çıkışlı uluslararası uçuşlarda güvenlik prosedürlerini sadeleştirmeyi amaçlıyor. TSA yetkilileri, programın temel hedefinin havaalanlarındaki karmaşayı azaltmak, yolcu memnuniyetini artırmak ve güvenlik seviyesinden ödün vermeden süreçleri hızlandırmak olduğunu belirtiyor.
Bu kapsamda, yeni uygulamanın geçerli olduğu havalimanlarında, yolcular yalnızca bir kez taramadan geçecek ve varış ülkeleri için ek bir taramaya ihtiyaç duymayacak. Program, hem havayolları hem de havalimanı işletmeleriyle yapılan iş birliği çerçevesinde hayata geçiriliyor.
Pilot Uygulamalar Başladı
Programın ilk aşaması belirli büyük havalimanlarında başlatıldı. New York JFK, Los Angeles (LAX), Chicago O’Hare ve Miami Uluslararası Havalimanı gibi yolcu yoğunluğu yüksek merkezler pilot bölge olarak seçildi. TSA yetkilileri, bu havalimanlarında yapılan testlerin ardından uygulamanın 2026 yılına kadar kademeli olarak tüm büyük havalimanlarına yayılmasını hedefliyor.
TSA Sözcüsü yaptığı açıklamada, “Yolcularımızı tekrar tekrar taramaya almak hem vakit kaybı hem de operasyonel verimsizlik oluşturuyor. Yeni sistem, uluslararası güvenlik standartlarıyla tam uyumlu çalışacak şekilde tasarlandı.” dedi.
Ortaklıklar ve Uluslararası Kabul
Bu program, yalnızca TSA’nın değil, aynı zamanda çeşitli uluslararası sivil havacılık otoritelerinin de desteğiyle şekilleniyor. Avrupa Birliği, Kanada, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerle yapılan mutabakatlar sayesinde bu ülkelerle uçuşlarda karşılıklı güven esasına dayalı olarak çift tarama zorunluluğu ortadan kaldırılıyor.
Ayrıca havayolu firmaları da bu programı memnuniyetle karşılıyor. Gerek operasyonel maliyetlerin azaltılması, gerekse yolcuların uçuş deneyimlerinin iyileştirilmesi açısından bu girişim büyük önem taşıyor. Özellikle uluslararası aktarmalı uçuşlarda aktarma süresini kısaltacak bu uygulama, hava yolu firmaları için ciddi bir avantaj yaratıyor.
Yolcular Ne Yapmalı?
Yeni uygulama kapsamındaki havalimanlarından uçacak yolcuların, TSA tarafından geliştirilen “PreCheck Global” sistemine kayıtlı olmaları tavsiye ediliyor. Bu sistem sayesinde, yolcular pasaport ve bilet bilgilerini önceden tanımlayarak güvenlik sürecini daha hızlı tamamlayabiliyor. Uygulama, güvenilir yolcu profili oluşturarak tarama sürecini otomatikleştiren bir yapıya sahip.
Yolcular ayrıca TSA’nın resmi internet sitesi veya mobil uygulaması üzerinden kendi uçuşlarının bu program kapsamında olup olmadığını kontrol edebilecekler. Bu da seyahatten önce planlama yapmayı kolaylaştıracak.
Hedef: Daha Hızlı, Daha Güvenli, Daha Verimli
Güvenlikten ödün vermeden, yolcu deneyimini üst seviyeye taşımayı amaçlayan TSA’nın bu girişimi, hava taşımacılığı sektöründe dijital dönüşümün bir örneği olarak görülüyor. Dijital kimlik doğrulama, biyometrik tarama ve veri paylaşımı gibi teknolojilerle desteklenen sistem, uzun vadede küresel havacılığın standartlarını belirlemede öncü olabilir.
Yeni program, artan yolcu trafiği ve büyüyen hava taşımacılığı sektörünün taleplerine modern ve pratik çözümler sunmayı hedefliyor. TSA’nın bu adımı, seyahat severler kadar sektör profesyonelleri tarafından da olumlu karşılanmış durumda. Uluslararası seyahatlerde zamanın ve konforun önemi göz önüne alındığında, bu tarz yeniliklerin yaygınlaşması büyük bir ihtiyaç haline geliyor.
ChatGPT’ye sor